”O Şef Türkiye”den Köşeleri Temiz Müzik (Tarık Sezer Röportajı)

Sene 1998, onu tanıdığımdan bugüne, yüzündeki gülümseme de, müziğe ve insanlara olan sevgisi de hiç değişmedi. Küçükken, sahnede onu ve orkestra arkadaşlarını izlerken hayran olduğum, hala da ne zaman ihtiyacım olsa, bu sektörde bana yalnız olmadığımı hissettiren ağabeylerimden, bu Dünya’ya şef olmaya doğmuş bir güzel adam.
Tarık Sezer…
Bir gün sahilde koşarken telefonum çaldı, ne istese koşa koşa yapacağım ağabeyim Tarık Sezer, o neşeli sesiyle, ”Merve’ciğim, albüme giriyorum, senin şarkıların güzel, bana verecek şarkın var mı?” diye sordu. Onları sahnede izleyerek büyümüş bir müzisyen olarak, duyduğum en gurur verici soru cümlesiydi.

Felekten bir gün çalalım dedik, oturduk güzel bir sofraya, yakalamışken ses kayıdını açtım, hem yeni projesini hem de müziği konuştuk. Halkımız onu ”O SES TÜRKİYE’’nin orkestra şefi olarak tanıdı ama yıllardır müzik sektöründe bilinen ve en çok saygı duyulan müzisyenlerden. Televizyonun insanları tanıtmadaki katkısı büyük elbette ama bunca yıllık tecrübenin üstüne, şimdilerde bankada sıra beklerken bile tanınıyor olmak, onu şaşırtıyor. ”İşin mutfağında olan müzisyenleri keşke daha çok araştırsak” diye geçiriyorum içimden…

Tarık Sezer, 10 yaşından beri müzik yapıyor, ailesi yeteneğini keşfedip konservatuvara yönlendiriyor. Biz onu piyanist olarak tanıyoruz ama aslında çello bölümü mezunu. Hem orkestra şefliği, hem de birçok sanatçının albümünde aranjörlük yapmış. ”Allah’ın sevdiği kuluyum herhalde, kademe kademe hep yukarı çıktım, herkese nasip olmayacak birşey, bana nasip oldu, işler hep yolunda gitti hayatımda’’ diye başlıyor anlatmaya… ”Şanslı mısın?” diye soruyorum, ”şansın da önemi var ama kişilik ve müzisyenliğin daha çok önemi var” diyor. İyi ve aranılan müzisyen olmanın sırrını; beceri, çabukluk, iyi şeyler dinleyip, iyi insanlarla çalışmak ve pratiklik olarak tanımlıyor. ”Bunların hepsi bir arada olunca, şansı kendi kendine doğuruyorsun, böylelikle adın duyulabilir’’ diyor.

Topkapı Orkestrası ilk profesyonel işi, hep tercih edilen olmuş, bunu da kendi çalışma azmine bağlıyor. Ben onu 17 yaşımdayken tanıdım, hala aynı, sevgi dolu bir kalp. 20 yılı aşkındır Kenan Doğulu ile çalışıyor. Bu büyük başarının sırrını sormadan duramıyorum elbette… ‘’Biz Kenan Doğulu orkestrası olarak, çok eski arkadaşlardık, toplama bir orkestra olmadık, zaman zaman birlikte çalan, hatta arkadaştan öte yakın dostlardık .Hepimiz birbirimizi tanıdığımız ve sevdiğimiz için, Kenan da çok iyi bir insan ve müzisyen bakış açısına sahip biri olduğu için, profesyonelliğimiz bu 20 yıla yayıldı. Müzisyen gibi düşünmeyenler, sürekli orkestra değiştiriyor, bu da süreklilik doğurmuyor. Süreklilik doğurmayan işler, daimi bir başarıya ulaşamaz.’’diyor ve ekliyor ‘’iyi futbol takımı iyi futbolculardan, iyi orkestralar da iyi müzisyenlerden oluşmalı’’. Bir orkestra için en önemli şeyin ‘’UYUM’’ olduğunu düşünüyor. Şu anki piyasaya bakınca ”insanların 20 yılını bir arada geçirmesi imkansız” diyorum, bunun hem Kenan’ın hem de orkestranın ortak şansı ve başarısı olduğunu söylüyor. Çok iyi arkadaş olmak, hatta dost olmak, bu başarının en önemli noktası demek ki… Burdan, yeni jenerasyon müzisyenler olarak kendimize pay çıkarmalıyız diye düşünüyorum sohbet devam ederken… Çok zaman geçirdiğin, her şekilde ve koşulda birbirine yardımcı olan insanlardan oluşan bir dostluğun ürünü olduğu için, 20 yıl şahane geçmiş, hala da keyifle devam ediyor, bizler de daha uzun yıllar onları birarada izleyeceğiz çok şükür ki…

Tarık Sezer, yeni jenerasyon müzisyenlere de kapı açıyor ama bu konuda da çok seçici. Müzisyende aradığı ilk özellik, karakter. ”İş disiplini, bir müzisyenin en baş kuralı olmalı, 3’te prova dendiği zaman, prova 3’te başlamalı, 3’te gelinmemeli” diyor 😉 ”Tarık Sezer Orkestrası” senelerdir, çeşitli etkinlik ve konserlerle dinleyicisiyle buluşuyorken, şimdi bu güzel proje, bir albümle taçlanıyor, çok yakın zamanda da dinleyicisiyle buluşacak.

*Yepyeni bir albüm projen var 🙂
-Evet, içinde sen de varsın çok şükür..

*Hayaller ne yönde?
-Güzel bir işe kalkıştık, iyi bir şey yapmak tek hayalim.

*Ne demek istiyorsun sektöre müziğinle?
-Kendi bildiğim doğruyu yapıyorum, sektörün dışında değiliz ama son zamanlarda yapılan projele albümlerin dışındayız.

*Sen neye göre seçtin şarkıları?
-2 seneden beri şarkı arıyorum, çok şarkı dinledim, ilk kriterim orkestradaki solistlerime ve benim müzikal bakış açıma uygun olup olmadığı oldu. Tabii ki dinleyicim tarafından sevilebilecek olan şarkıları seçtim. Sound olarak yeni, müzik olarak olması gereken, çalmaktan zevk aldığımız ve insanların dinlediğinde zevk alacağı bir müzik yaptık . Kısaca ,içime sineni yaptım.

*İyi aranje kısaca nasıl olmalıdır?
-Şarkıyı yansıtmalıdır. Yorumcu bir aranjöre şarkısını emanet ediyorsa, ona güvendiği için etmelidir.

*”Her şarkıcıya aranje yapamam” der misin?
-Derim. Herkes, herşeyi yapamaz. Benim tarzıma uymayan bir işi yapmamalıyım da. Yapabilirim ama yapmam.
”Ben herşeyi çalarım’’ da koca bir yalandır. Bir şeyi çal, doğru dürüst çal.

*Yaşadığın topraklardan memnun musun?
-Evet memnunum. Bu ülkedeki müzik, son dönemlerde belki çok kaliteli gözükmeyebilir ama çok önemli müzisyenlerin yaşadığı bir ülkeyiz. Mesela benim üzerimde Garo Mafyan’ın emeği çok büyük, Onno Tunç’u da genç müzisyenlere ders olarak tavsiye ediyorum. Bilgisayar, yani dijital rahatlık, müziği deneme-yanılma yöntemiyle, biraz tembelliğe sürüklüyor, oysa doğru olan, teknolojiyi takip edip, müzisyenliğinle harmanlamaktır. Eskisi gibi, bir aranjeye kalkışıldığında, müziğin duygusuna göre, her enstrümana güzel güzel nota yazmaya devam etmekte fayda görüyorum.

*Nasıl ölmek istiyorsun?
-Çabuk, kolay…

*Ölümden sonra ne var?
-Gidince görücem. 🙂

*Arkanda ne bırakmak istiyorsun?
-Birincisi Naz(Dünya tatlısı kızı) ve eşim, ikincisi de bu albüm ve niceleri… Çocuklardır annesini babasını yaşatan…

Tarık Sezer düzgün bir aile yapısına ve düzenli yaşama sahip biri. Müzisyenlik, çalışma saatleri ve biraz da delilik gereği düzensiz yaşama müsait bir meslek. Onun ailesindeki mutluluğu, işine de yansıyor. Sahneden döndüğümde evime mutlu dönmek, hayattaki en büyük şansım’’ derken, gözlerindeki bitmeyen aşkı görmek mümkün. Aşkçı yapım, dayanamayıp, patlatıyor soruyu;

*Aşk?
-Heyecan.

*Nasıl, tarif alalım?
-25 senedir bitmeyen bir heyecanin içindeyim zaten …Aşk Aylin, Aşk Naz (eşi ve kızı)…
Sürekli aynı heyecanı duymak mümkün değil elbette ama aşkla bağlı olmak, insan için en güzel hediye..

Tarık Sezer, karşındaki insanı tanıyamayacağın boyutta, körkütük aşka değil, adam gibi aşka inanıyor. ”Tanıdıkça aşık olmak, aşkı ölümsüz kılar” deyip bana da ağabey tavsiyesini veriyor laf arasında… 😉 ”İnsan işine de aşık olmalı bence’’ dediğimde, ”hele müzikse mevzu, aşk olmadan olmaz’’ diye ekliyor.

Bunca sohbetin üzerine gelelim asıl meseleye, ”sanat ne için yapılır?” diye soruyorum. Cevabı çok net; İnsan için!
‘’İster kendin için, ister toplum için yap, mühim olan, sanatı nasıl yaptığındır. Temizlik yapmak bile bir sanattır, yeri silersin ama portmantonun üzerini silmezsen, o temizlik bir işe yaramaz, mevzu köşeleri temizlemek ve parlatmak’’… Bence de sanatçının, kendi ruhunu insanlara kabul ettirebileceği nokta, o köşelere kafa yormaktan geçiyor.

Gecemizin sonunu ”köşeleri temizlemekte büyük fayda var” manifestosuyla bitirirken, her röportajda yaptığım gibi Tarık Sezer’e de kendimi sorduğumda; ”17 yaşından beri, benim ve birçok müzisyen arkadaşımın arasında yetişen, sevdiğimiz, canımız Merve’miz büyüdü, kendi albümünü yaptı, benim albümüme de bir şarkı verdi, 50.000TL istedi, vermedim (buraya bir kahkaha efekti koyalım 😉 Şaka bir yana beni onore etti, inşallah ömrü boyunca şimdiki gibi heyecanla koşturan, başarılı ve herkesle ilişkileri böyle iyi devam eden bir sanatçı olarak yaşamını sürdürecek’’ diye en kalp köşesine dokunanından bir cevap aldım.

Bana göreyse, büyüdükçe tevazusu ve insan sevgisi katlanarak artan, müzikalitesiyle kendini kanıtlamış olmasına rağmen, işine olan tutkusu ve heyecanı asla sönmeyen, müzisyen camiasında edindiği saygıyı sonuna kadar hakeden, dostlarına ve ailesine hep mutluluk veren, doğru insan ve doğru müzisyen olmaya örnek biridir Tarık Sezer. Sevenlerine yaz sonu çıkacak olan, aşkla hazırlanmış ”Tarık Sezer Orkestrası” albümünün müjdesini vermekten mutluluk duyuyor, kendisine, hep yanımda olduğu ve çocukluk hayalimi, kendi çorbasının tuzu yaptığı için kalpten teşekkür ediyorum…

Not: Hazır, bir müzisyenin az da olsa sayfalara sığamayacak hikayesinden bahsetmişken, ben de bir müzisyen olarak, şu günlerde geçmekte olduğumuz saçma ve dar yollar için, iki çift laf etmezsem olmaz. Müzik sadece bir eğlence aracı değil, insanın ömrüne yayılan çok ciddi bir meslektir, bu devirde #müziksusturulamaz hashtag’ini açmak zorunda kalmış olmamızı bile, utanç olarak görmeli, yemek-içmek-nefes almak gibi en temel ihtiyaçlarımızdan biri olan müziğe ve sanatın tüm dallarına doğru uygulanan her türlü ambargoya karşı, sessiz kalmamamız dileğiyle…

 

Aşk’a uyanın, gerisi kolay…

MERVE ÇALOĞLU

[email protected]

[email protected]

(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)