Parça Önerisi:
https://open.spotify.com/track/3aiVxfllVUbfKQWVYrafWI?si=ofKLsdMTTw-XlEQGIUQFJg
Hepimiz çokça yaşamışızdır, beklediğimiz gibi çıkmadığında herhangi bir şey. Kavunun kelek çıkması gibi bazen insan dakelek çıkar, başka bir zaman insan iyidir ama onunla çıkılan yol dünyanın en karanlık tüneline dönüşür. Bazen beklediğin bir iş “keşke hiç beklemeseymişim” dedirtir sana, bazen de gelen gideni aratır.
Tüm sırlarını paylaştığın o insan, meğer ilk fırsatta arkasına bakmadan sıyrılacakmış hayatından, beklemezdin. Ömürlük sandığın ilişkiler şöyle bir baktığında yerlerinde bulunamaz olmuşlar. Yürümeye çıktığın yol bitse dahi bir başka yola bağlanır sanırsın. Gel gör ki; beklemediğin uçurumlarda bulursun kendini.
Adına kimileri “hayal kırıklığı”, kimileri “tecrübe” dese debilirsin ki sonuç aynıdır. Sandığın, umduğun, hayal ettiğin, planladığın gibi olmamıştır. Bu gerçekle ilk karşılaştığında sen ne hissediyorsun, aslında bu önemli. Hissettiğin şey ilk etapta büyükten küçüğe uzanan bir derecelendirmede “acı”, “hayal kırıklığı” olabilir. Çok normal değil mi? Hemen o an, o ilk beklemediğin an, bu yaşadığın beklenmedik duyguya “tecrübe” diyebilir misin? Diyebiliyorsan seni gönülden tebrik ederim ve bence sen burada okumayı sonlandırabilirsin…
“Hayır, bal gibi de ilk etapta hissettiğim şey acı, hayal kırıklığı veya öfke” diyenlerle buradan devam edelim… İnan bana çok normal tüm bu hislerin. Önce bunu kabul edelim, kabule geçelim.
“Ben insanım, bir robot değil. Mutluluklarım kadar hüzünlerim, sevinç çığlıklarım kadar öfke patlamalarım, tatlı anlarım kadar acılarım var. Ben insanım; etten, kemikten ve daha birçok hücreden, hormondan, kendi içinde kusursuz bir dengeden oluşuyorum. Psikolojim, tüm fizyolojimi etkiliyor bunu biliyorum. Her duygunun insan için olduğunu da. O halde tüm zayıflıklarımı, hüzünlerimi, acılarımı, öfkelerimi kabul ediyorum. Kabul etmenin en büyük adım olduğunu biliyorum. Kabul ettiğime göre artık kendimi nasıl iyileştireceğimi de…”
Bir hastalığın tespiti en zorlu adımdır. Bir dizi test, görüntüleme ve birçok tetkikten geçilir. Nihayet bir sonuca varılmışsa, o sonuç üzücü bile olsa, artık tedavi seçenekleri ve yolları belirlenebilir. İyileşmek için her türlü adım atılabilir. Alternatif tedavi yöntemlerinden tutun da en ileri teknolojiyle gerçekleştirilen tedavilere kadar. Bir seçim yapar ve uygulamalarla iyileşme yoluna girersin. En zorlu gibi gözüken, en kolay yoldasındır artık. Ya hiç teşhis konulamamış olsaydı!
Bu yüzdendir ki, gerçek olan tüm duygularını kabulle başlar tüm kişisel gelişim yolculuğun. Beklediğin gibi çıkmasa da kavun, kelek de olsa insanlar, hayallerin de kırılsa tamirinin mümkün olduğunu bilirsin. Tamamen yitirdiklerin, bir başka boyuta uğurladıklarının arkasından bile bal gibi de yaşıyorsun; nefes alıp, beslenmeye devam ediyorsun ya; bil ki her şey mümkün bu hayatta.
Kabul ettin diye bundan sonra hiç o “acı”, “öfke” veya “hayal kırıklığı” hallerine düşmemeye çalışarak ve hep çok dikkat ederek mi geçireceksin kalan ömrünü? ASLA! Ne yaşanacak duyguları hesap-kitapla önden planlayabilirsin, ne de kendinden başkalarını kontrol edebilirsin. Sen sen ol, kendini de çok kontrollü kılma derim. Prensip olarak yapacakların ve yapmayacakların olacak elbet. Hayır diyebilmek, özgürlüğüne değer vermek, kendini sürekli olarak geliştirmek, nefesini doğru kullanmak, sahip olduklarının kıymetini ve değerini bilmek, hedefini belirlemek ve çok daha fazlası… Hepsi kişisel gelişim dediğimiz yolculuğun birer parçaları. Bunlar bir kenarda dururken şunu hiç unutma; korkarak ve sürekli olarak plan yaparak, yanılma paylarını dahi hesaplayarak geçmez ömür. Korkma, yaşa! Bırak yine kelek çıksın insanlar, yine hayallerini kırsınlar, yine tıkansın yollar, süzülsün gözlerinden yaşlar. Ama işte o ilk andaki duygudan sonra ne yapacağını biliyorsun ya artık! İşte buna “tecrübe” diyorlar bir de güzel konuşturuyorlar. Durma, sen de konuştur tecrübelerini ve korkmadan ekle yenilerini…
Küçük dostum, canım Itır’ın gri ve bulutlu havalar için “kalbim üzülüyor” demesinin ardından, açan Güneş ile “işte şimdi çok mutluyum” diyebilmesi gibi sen de cesaretle, korkmadan kucakla hem o gri bulutları hem de Güneş’i….
Dünya Kız Çocukları Günü kutlu olsun.
Hande Kurt
ICF Sertifikalı Yaşam Koçu