Buyurun Aşktan Yakın

Bu haftaki yazımı Büyük Usta Kayahan’ın ölüm haberini alacağımı bilmediğim, 3 Nisan Cuma sabahının ilk ışıklarında bitirdim ve yattım. Uyandığımda, ebedi yolculuğuna doğru yola çıktığını öğrendim. Müzikle büyüyen her çocuk gibi, sanki enstrümanım elimden alındı, haberi alınca. İyi bir müzisyenden bahsettiğim ve şarkıların sonsuzluğuna değindiğim yazım yayınlanmadan, sonsuz olan, koca bir efsane haberi almak, beni öyle sarstı ki… Dün erkenden yattım. Uyandığımda hala ölüm uzun, yaşam kısaydı…
Bugün kendisine son vazifemizi yapacak ve onu alkışlarla yolcu edeceğiz. Sahnede yıllardır onun müthiş ve ”keşke bunu ben besteleseydim” diye hayran olduğum şarkılarını söyleyen biri olarak, şimdi yokluğunda o şarkıları söylemek, çok hüzünlü olacak. Büyük usta için, sıcağı sıcağına, öylesine bir şeyler yazmayacağım, ilerleyen haftalarda kalemim yeter, içim normale dönerse, müziğinin bendeki hissiyatından bahsetmek istiyorum elbette… Büyük Usta’ya Allah’tan rahmet, tüm müzik camiasına, sevenlerine ve ailesine sabırlar diliyorum.
Yerin dolmaz, cebinde bir dolu notayla, Böyle Gitmek Var mıydı?

Yalan Dünya bize kaldı, huzur senin olsun…

ÇİĞDEM ERKEN VE MANİTASI
Kulağımda saatlerdir bir şarkı, öyle bir geçiyor zaman…
Sizlere Dünya’mdan bahsedeceğim yazılarımda, elbette Aşk, müzik, tiyatro, sanata ve yaşama dair herşey olacak diye düşünürken, hepsini içinde barındıran, bir yeni albüm çıktı bu hafta… Çiğdem Erken’in 3. solo albümü Manita’nın ilk videosu ”Öyledir Geçer Zaman’’ ı dinlerken, hem dostum, hem çok sevdiğim meslekdaşım olmasının ötesinde, bam telim saatlerdir titreyince, bu haftanın konusu Çiğdem olsun istedim.
Kendisi, sayısını unuttuğum tiyatro müziklerinin, ödüllerin ve bu devirde 3 cesur, kalbinden geldiği gibi işlenmiş albümün sahibi, piyanosunun başında devleşen, aşk dolu bir koca yürektir. Birkaç hafta önce, evinde, albümünün bitmiş halini bana dinletmişti. Ülke gündemimizin karman çorman olduğu bir gün, sevgisizliğe baş kaldıran bembeyaz bir gül edasıyla, yeni gözbebeği ‘’Manita’’ yı yayınladı. Bugün de yeni klibi nasıl olmuş diye, Youtube’a heyecanla girdim ve sayesinde saatlerdir, saçma hallerden kirlenmiş ruhumu temizliyorum. Kalbinden geldiği gibi müzik yapmaya en güzel örneklerden birisidir Çiğdem Erken. Akademik kariyerinin ötesinde, duygusu ve anlatım diliyle, daha önceki albümleri ”Kız Kafası” ve ”İstanbul Kızı’’yla da, ağırlaşan Dünya’larımıza nefes katmış bir aşıktır. Hem bir tiyatrocu, hem de müzisyen oluşumdan mı, yoksa aşkla çarpan kalplerimizden tanışıyor olmamızdan mütevellit midir bilemiyorum, dinledikçe umut doluyorum …

Sanat, içinde ulaştırma kaygısı taşıyan bir kavramken, sanatçının da en doğal hakkı, ürettiklerini mümkün oluğunca fazla kişiye aktarmaktır. Çiğdem’in müziği, müzik piyasasının ”alternatif müzik” diye adlandırılan grubundan. Bana sorarsanız, neye göre alernatif? Türkçe Sözlü Hafif Batı müziği diye bir kavram vardı eskiden, bence o da değil.. Hafif mafif değil, bildiğin ”Türkçe sözlü Aşk Müziği’’ yapıyor kendisi. Herkese ulaşsın diye bir kaygısı da yok ama bir ‘’Aşkçı” olarak benim var. Bu yazıyı da, müzik eleştirmenliğine soyunduğum için değil, yıllarını piyanoya, tiyatro müziğine, şarkı yazarlığına vermiş bir sanatçı dostuma teşekkür ve daha çok insanın bu güzel müziği dinlemeye hakkı olduğunu düşündüğüm için yazıyorum. Saat sabahın 5’i , öyledir, geçer zaman…
Ben, yeni şarkılarımı hep Çiğdem’e gidip, sıcacık evindeki piyanosunda çalıp, dinletirim, uğurumdur. Beni pop müziğin alternatif yüzü diye tanımlamakta ve alternatif bir albüm yapmam yönünde baskılarına devam etmektedir Şükür ki, hangi sınıfa sokulursak sokulalım, içimizden gelenleri yapmış olarak gideceğiz bu diyardan. Albüm yapmanın zorluklarının ötesinde, adam akıllı bir şarkı yazmanın, geceyi gündüze katmanın, kendini olduğun gibi anlatma telaşının, yaşamadan anlaşılması çok zor bir durum olduğunu bildiğimden, böylesine içten üreten her dostumun heyecanını kalbime koyup, çoğalırım ben. Çiğdem’i dinlerken, yine çoğaldım, siz de çoğalın istiyorum. Herkes istediği müziği yapsın elbet ama çeşitliliğe açık olalım istiyor yürek. Popüler olanın illa ‘’iyi” olduğu algısını kırıp, hepimiz sevgisizlikten yakınırken, sevgiye çağıranların farkında olalım mı?
Kendi albümümün yapımcılığına soyunduğumdan beri, en beğenmediğim albümde bile büyük emek olduğunun farkına varmış biri olarak amacım, ‘’o kötü, bu iyi” demek değil. Herkesin ulaştığı bir yer olacaktır illa ki, birileri sever, birileri sevmez. Farkındalık yaratmak istediğim şey, ‘’bu ülkede sanatçı kalmadı, müzik bitti’’ gibi yakarışlarda bulunanlara ‘’buyurun buradan yakın’’ demek. Bu ülkede müzik bitmez, ismini henüz bilmediğiniz onlarca yetenekli arkadaşım, gece gündüz çalışıp, sizlerle buluşmak için sıralarını bekliyor. Bu yazı, Çiğdem vesilesiyle, eğitiminden sahnesine, yaşanmışlığından üretimine kadar kendini donatarak ve bir de üstüne ulaştırmak için para harcayarak yürünen deli yolda, kolaya değil de kalbinden gelenlere tutunan müzisyen dostlara selam ve teşekkür olsun…
Aşk size çok şey borçlu !
Çiğdem Erken ‘’Manita’’ albümü, İskender Paydaş düzenlemeleri ve Sony Müzik etiketiyle sizlerle buluşmaya hazır, buyurun Aşk’tan yakın…
Şarkılar, yazarlarından doğduktan sonra, insanlara ebedi ışık olmaya doğru yola çıkıp, bizler göçüp gitsek de, yaşanmışlıklarımızı sonsuz kılmak için ölümsüzleşiyorlar. Perdelerimizi aralamanın vaktidir bence…
Çiğdem’in güzel ışığı, yönümüzü bulmada kalıcı bir pusula. Buraya bıraktım, ihtiyacı olan alsın.

Aşk’a uyanın gerisi kolay…

MERVE ÇALOĞLU

[email protected]

[email protected]

(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)