Kimsin Sen?

”Uzak yollardan kalpleri çalmaya geldim” diye çıktım yola, yazdım, çaldım, söyledim…
Şarkılara akıtmasam, kendimi gerçekleştiremezdim şu hayatta, yine de ‘’ yazsana, yazılarını da okuyalım ” diyenler çoğunluktaydı. Görsel hafızaya da şu yol meselem neymiş biraz açayım o halde…

Hepimizin ortak ve en temel dileği bence, doğru anlaşılmak. Herkes kendi yolunu aşındırırken, etrafında olup bitenlere kulaklarını tıkar oldu günümüzde. Kimse kimseyi dinlemez oldu, ne şanslıyım ki, işim müzik, dinleterek anlatıyorum benim yolda neler olup bittiğini ve sonsuzluğa salıyorum olanı biteni… Kimle konuşsam, bir kaçıp gitme isteği ama fazlalıkları sırtımıza yük etmiş bir yere kımıldayamıyoruz. Fiziki ve düşüncesel anlamda bir hapsoluştan öteye gidemeyen, adına da modern yaşam denilen cehennemde cennet arar olduk..
”Herkes bu kadar yalnızken, neden herkes bu kadar yalnız?” diye bir cümle okudum geçenlerde Twitter’da. Aranılan insan değil, anlık tatmin oldu da o yüzden. Sosyal medyaya baksan milyonlarca insanız, gece gündüz birbiriyle etkileşim halinde ama yalnızlık, hayalkırklığı, birbirine üstü kapalı serzenişte bulunmalar diz boyu. Çünkü konuşamıyoruz, çünkü konuşsak da dinlenilmiyoruz, nerede kaldı doğru anlaşılmak? Hayallerde değil elbet, sadece biraz sadeleşmek lazım, biraz günah keçisi seçilen ama o kadar da kötü birşey olmayan yalnızlığımızla yüzleşebilmemiz lazım. Biten ve ”büyük seviyordum” denilen ilişkilerimizin ardından hemen başka kollara koşmak yerine, aslanlar gibi acı çekebilmeyi de öğrenmemiz lazım. Aşkın başına sahip çıkıp, sonunu yetim bırakıyoruz, oysa kendimizi bulacağımız yer, tam da orası…

Aşk’a Uyanın, Gerisi Kolay…

Beni takip eden herkes, gördüklerinde ”kime aşıksın, yine mi aşıksın, hep mi aşıksın’’ diye soruyorlar. ‘’Evet” diyorum, ben daimi aşığım, yaşarken de, bitince de, özlerken de, ölmüşken de, yanımdayken de… Yaşadığın aşkı karşı tarafa yük etmeye çalıştığında o, aşk olmuyor. Aşk, kişisel bir mevzu, insanın kendine yazdığı bir şarkı gibi. Yalnızlıktan korkup, her gördüğünde aşk aramalar diyarından ”bir gün elbet” hepimiz kaçıp gitmek isteyeceğiz. Çünkü içi boş olan herşey, insan ruhuna yük olur, ”gidelim buralardan” dedirtiverir.
Biraz daha görmeye çalışsak, Aşk’a da uyanacağız aslında ve yolumuzun neden kesiştiğine biraz kafa yorsak, bağlanacağız belki tutsaklık adletmeden hadiseyi. Hayatı, olanları, insanları suçlamayı bırakıp, biraz doğayı seyretsek, çözeceğiz. Öyle çözeceğiz ki, rüzgara ayak uyduran yapraklar gibi eşsiz bir uyumumuz olacak.
Düşeceğiz de, kalkacağız da… İnsan olmak için, yara bere içinde de kalacağız. Tek yapmamız gereken korkmamak, kendin olmaktan kaçmamak, egomuzla savaşmaktansa, mutlak güven peşinde koşmak ve onu da yanlış sularda aramamak. Olana bitene bir dönüp, bakıp, duygu sömürüsü yerine, duygu birikimi yapmanın tadına vararak yol alacağız.
Gereksiz kalabalıklar yerine, iz bırakabildiğin ve yanında olmasını istediğinde koşarak gelecek insanlar biriktirmektir aslolan. Onlarla uyanırsın Aşk’a, onlarla çıkar en güzel sohbetler, şarkılar, anlar… Ha bir de hayat bunca çözülmeyi bekleyen duyguya rağmen çok kısa. Nice fırtınaların ardından bile özlemle gözyaşı dökerken buluveririz kendimizi…
İnsan ilişkilerinin gelişimi için yapabileceğimiz en güzel şey, kalp kırmamak bence.
Ölüm uzun, yaşam bu kadar kısayken, yazabildiğim kadar şarkı yazıp, yaşayabildiğim kadar sonsuz yaşayıp, aşkı, dostluğu, güveni, insanlığı yozlaştıranlara savaşım devam edecek. Herkes payına düşeni bir şarkıyla, bir kokuyla ya da bir vapur sesinin yalnızlığla yaşıyor nasıl olsa.
Şapkamızı önümüze koyup, telaşlarımızdan, maskelerimizden, yüklerimizden arınırsak, bence umut var.

”Umuda ihtiyacım var” diyenler için yazdım bunları. Mucizeye ihtiyacımız yok, onu doğarken yaptık, dümeni nereye kırdığımızı bulursak, kaçmadan yol bulacağız sonsuza, çoğalacağız, aşk olacağız…

İşte benim içinde kendimi bulduğum, devam eden masalım. Ben kim miyim? Buyurun devam edelim, sürekli yeniden doğacağım, hazır olana hep son bir sözüm var, şifa olsun diye. 

Aşk’a uyanın gerisi kolay…

Merve Çaloğlu

Sorular, dertleşmeler ve istekler için:

[email protected]

[email protected]

Mart2015

(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)