Gidiyorum, tüm kışı geride bıraktım, şezlonga uzanıp, hiçbir şey düşünmemeye bilet aldım. Şehir hayatının insan üzerindeki tahribatını denize salacağım. Atlattım sandığım herşeyi, derinlerden çıkartıp, kumdan kale yapacağım..
Kendime yeni kural koydum, tüm kurallarımı yıkmak ana temam. ”O ne der, buna ayıp mı olur, şunu da halledemedim kaçırdım..” dediğim ne varsa, boşverip, küçük bir kızken yaptığım gibi, tek derdim yüzmek, oyun oynamak olacak. Hayat bir oyun, bizi de alet ediyor kendi rejisine çoğu zaman. Ben istiyorum sandığımız çoğu şeyi, farkında olmadan, etraf dayatmasından mütevellit yapar buluyoruz kendimizi. Oysa asıl istediğimiz, sadece ve sadece keyif almak hayattan. ”Şunu da başarırsam, keyfim yerine gelecek’’ derken, zaman akıyor, varolanı yaşayamaz hale geliyoruz. Sonra da ne yaptığımızın tadı, ne de farkındalığı kalıyor. Arada bir durmak lazım, durup ”mutlu muyum?” diye sormak ama sadece ve sadece kendine… Etraf, senin nasıl mutlu olacağın yönünde pek değişik fikirlere sahip olabiliyor. Yapından, başardıklarından, alışkanlıklarından yola çıkıp, seni başka bir resmin içinde görebiliyor. Oysa insan, içini yalnızca kendi bilir!
ASLINDA NE İSTEDİĞİMİZİ, KENDİMİZE NE KADAR İTİRAF EDEBİLİYORUZ?
Arada bir olur, insan tıkanır, yorulur ama fark etmeden, kendine yüklenmeye devam eder. Dün, çok üzücü bir haber aldım; bir yakınımın kuzeni 28 yaşında durduk yere felç geçirdi. Şimdilik, bulgular, yüksek ihtimal stres dolayısıyla olduğunu gösteriyor. Birden zaman durdu, dışardan baktığında kıpır kıpır, işinde gücünde, gencecik bir kameraman ama içindeki kaos, kim bilir ona zamanı neden durdurttu ve ruhunda da, ruhuna dar gelen bedeninde de tahribata yol açtı… Dilerim bir an önce sağlığına kavuşur.. Yine bu hafta, saatler, 1 saniye geri alındı, dijital ortam için gerekli bir uygulamaymış. 1 saniye, yaşantılarımızda bir şeyi değiştirmeyecek tabii ki ama felç geçiren arkadaşımız, 1 saniye öncesine dönmek için, şu an, tüm hayatını baştan yaşamak isterdi diye düşünmeden edemiyorum. 1 saniyeye o kadar çok şey sığar ki halbu ki… Seni sıkan ne varsa bırakabilirsin mesela, 1 saniyeyle vapuru yakalayabilirsin, 1 saniyeyle sevgilini öpebilirsin ya da küsüp bir daha hayatın boyunca görmeyebilirsin. Seçimler hep bizim elimizde. Zaman, bize aldırmadan akarken, biz nereye doğru aktığımızı bulmalıyız. Şu sıralar bulamıyorum, Merkür de Dolunay da üstüme bindi diyorsanız, size kendimce hazırladığım ruh detoxumdan bir demet sunmak isterim.
Merve yaz listesinde kendim için derlediklerimden ihtiyacı olanlar alsın diye :
*Herşey olması gerektiği gibi oluyor, unutma.
*Sağlıklıysan, çalışıp ya da piyango vurup, Sabancı olma ihtimalin hala var. Para gelir ama bir sabah yataktan kalkamazsan harcayacak yer bulamazsınız.
*Düşüncelerini özgür bırak, kim neyi neden yapmış, önünde sonunda öğreniliyor.
*Seviyorsan, git söyle. ( açıklamaya gerek yok sanırım )
*Affet ama kişiyi bundan sonra olduğu gibi bil, kabul edip etmemeyi zamana bırak.
*Kedin ol, öyle kal.
*Şarkı söyle.
*Yemek yap.
*Denize bak, gemiler, martılar,dalgalar, endişeyi yatıştırır.
*Kafanı ekrandan kaldırıp, gökyüzüne bak.
*Canın sıkkınsa da gülümse, asık surat asık suratlıları çeker.
*Olmuyorsa olmuyordur, kasma.
*İhmal ettiğin arkadaşlarınla görüş.
*Dayanabildiğin kadar telefonunu kapat, tatilde özellikle iyi gelir.
*Tatildeysen, iş konuşma, yaz aşkı falan yap 😉
*Bir bütün günü, sevgiline ya da iyi vakit geçirdiğin kim varsa, ona ayır.
*Çocuk sev, sana unuttuğun incelikleri ve doğallığı hatırlatır.
*Çıplak ayak gez.
*Gün doğumunda uyan, doğada yürü, katılaşmış ruhuna çiçek kokusu iyi gelir.
*Uzundur ağlamıyorsan, otur, yaz, anlat ama bir şekilde ağla..
*Sana, ne yapman gerektiğini söyleyenerden uzak dur, kendini dinle, doğru olanı içinde bulursun.
*Başardıklarını sev, geçen yaz onlar da yoktu.
*Hayatından çalan gereksiz enerjilerden kurtul.
*Geçmişin, yeni güzellikleri gölgelemesine izin verme.
*Özeleştirin olsun ama kendine de fazla yüklenme, buraya da kendin geldin.
*İçinde tutma, iletişim hayat kurtarır.
*Gerektiğinde de sus ve sadece dinle, bilmediğin şeyler hep varolacak.
*Beraber güldüklerin, ağladıkların ve sustukların gerçek dostlarındır onlara sahipsin, kaybetme.
*Aileni ihmal etme.
*Liste uzar gider, siz de tatile çıkıyorsanız, yapacağınız en güzel şey; birkaç gün hiçbir şey düşünmemek olsun…
Şu sıra yaptıklarından zevk almayan çok insan dinliyorum. Başardıklarının bile zevkini süremeyecek haldeler. Buna neden, şehir hayatı gibi görünse de aslında mevzu bizde bitiyor. Yazı-kışı yok, durman gerekiyorsa durup, gerekirse en baştan başlayacaksın. Tatile de çıksan ( ki iyi gelir), kafanın içindekileri susturmadıkça, ruh detoxuna imkan yok. Çıkış noktan, gerçekten istediğin neydiyse, onu kendine hatırlatmak gerek. Belki de tıkandığın noktalar, sana, amacına giden yolda birer işarettir. Tüm bu kaosun içinde, geri kazandığımız 1 saniye zaman bile, bize hayattan bir armağan. Ertelediklerimiz için asla geç değil, hemen 1 saniyede samanlık seyran olabilir. Olanı da, akan zamanı da değiştirmek mümkün değil elbette ama bedenin üstünde bıkmadan taşıdığımız kafalar için değişim, her an mümkün. Tebdil-i kafada ferahlık vardır, stop düğmenize basın, bir de ordan bakın, göreceksiniz, çözüm yine içinizde saklı. Sıkıntılarınız bedeninizi yıkmadan, kumdan kaleler yapın onlardan ve dalgalar silsin süpürsün ne varsa sizi yoran…
Aşk’a uyanın, gerisi kolay…
Merve Çaloğlu
(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)