Uzandığın yerden, boynunu kendin taşırsın elbet ama ensene bir yastık koymak varken, boş yere ağrı yaratmanın manası yok. Tüm ağrılarımızın sebebi, tek başına küçük dağları yaratma çabamız. Güçlü olmak adına, ne ara bu kadar yalnızlaştık, hatırlayan varsa beni bir arasın… Acılarımız birbirine değiyor artık ve güven can çekişiyor, güneş açtığı yerden bile. Çünkü unutmak, affetmekle aynı şey değil. Unutmak, çatlakların üzerine asfalt dökmek sadece. Doğru tedavi edilmeden, hiç bir yara iyileşmiyor, başka yerlere sirayet edip, beklemediğin yerden hortlayıveriyor bir gün, bir mutluluk anında bile…
İnsanın kendi kendiyle hesaplaşması kolay mevzu değil. Başkalarını suçlayıp, yıllarca uğradığı haksızlıkların altında ezilirken, dönüp de neye dönüştüğüne bakmıyorsa, güç dediğin şey, insanın kendini öldüren en büyük silahı halini alıyor. Elimiz belimizde, tüm gardımızı almış, bir daha kimseye adım atmamak üzere programlanmış bir güçlülük hali, kimseye bir yarar sağlamıyor. Korumayalım mı kendimizi? Koruyalım elbet ama bunu yaparken yaramız gözükmesin diye zırhlar giymek yerine, önce kendimizi iyileştirmenin yollarına bakalım ve sonra biraz zaman tanıyalım kendimize de, başkalarına da. Sevişmeden uyuyalım mesela, göz göze kalalım, anlayalım, anlatalım, anlaşalım… Kurduğumuz hayallere yakışalım önce, gerçek olan hayaller değil de biz olalım. Zor değil, istersek olur, ne istediğimizden emin olalım yeter.
Tahmin edeceğiniz üzere, etrafımda son haftalarda duyduğum, gördüğüm, yaşadığım ayrılıklar, anlaşmazlıklar, yeni yeni insanlar, eski sevgililer, kısaca ikili ilişki kanserlerinden mütevellit, Sonbahar-Kış İlişki Reçetesi’ni yazmaya koyuldum. Şifa olsun…
* Kimseyi kimseyle kıyaslamayın, kendinizi bile eski halinizle kıyaslamayın, siz herzaman sizsiniz, yaranızı bulun, sarın. Boynunuzun altına da bir yastık bulun, o burnu da yerden alın.
* Kimseyi yargılamayın, hoşunuza gitmeyenle görüşmeyin, olsun bitsin, kimseyi değiştiremesiniz.
* Dinleyin, yardım edin, yardım isteyin, hepimiz birbirimiz için varız.
* Affedin. Herşeyi, herkesi, geçmişi, kendinizi… Hayalkırıklıklarını boşaltmadan, kalbinizde kimseye yer açamazsınız, batma yapar. Unutmuş olmak yetmez, bir gün hatırlarsınız, affetmediyseniz eğer, işte o zaman çalsın sazlar!
* Korkak olmayın. Bahaneler, bize sadece zaman kaybettiriyor, denemeden ölmek, ahmakların işi olsun.
* ”Kim ne der?” diye düşünmekten hala vazgeçmediyseniz, beni okumayı bırakın, size pek faydam dokunmayacaktır. Bu hayat sadece size ait, istediğiniz gibi yaşayın.
* Başkalarının hakkınızda düşündüklerini (iyi ya da kötü) fazla kaale almayın, tüm düşünceler insanın kendisiyle alakalıdır.
* Etrafınızdakiler, hep gerçek ve güzel aynalarınız olsun, siz de başkalarına güzel ayna olmayı başarın.
* Söze değil, öze kanın. (kesin bilgi)
* Hareketsiz gününüz az olsun, mutlaka yürüyün, yaydığınız enerjiyi yükseltmenin yegane formülü harekettir.
* Gitmeyen ilişkileri sürdürmeye çalışmayın, sanal gerçekliklerinizle kendinizi kandırmayın, vakit kaybı.
* Arada bir düşün, ben de yeni yeni başarmaya çalışıyorum, bırakalım insanlar bizi kaldırsınlar. En büyük zayıflık, iyi değilken ‘’iyiyim” demekmiş.
* Hayatınıza giren herkesin bir sebebi var, onu bulunca kimseye fazla anlam yüklemeye gerek kalmıyor. Olduğu gibi sevmeyi ve sevilmeyi başarıyorsunuz.
* Yaslanmayın, sarılın. Aşkın dengesi budur.
* Sevdiklerinize vakit ayırın, size vakit ayırmayanla aranızdaki bağ, er geç kopacaktır.
* Sığ arkadaşlıklar kurmayın artık, hayat sohbetine doyum olmayan dostlarla güzel.
* Duygularınızı kimsenin onayına sunmayın, kalbinizden başka…
* Bırakın biraz da beyniniz değil kalbiniz konuşsun, beyninizin saramadığı yarayı, kendi kendine saracaktır, biraz inanın ona.
* Geçmişi kimseye yük etmeyin, kedinize de. Uzundur karıştırmadığınız çekmeceleri bir kurcalayın bakalım, atmadık ne kalmışsa atın, anı diye acı biriktirmeyin yaşam alanlarınızda. Enerjinin sonsuz olduğunu biliyoruz artık, detaya girmiyorum. Hatıra diye atmaya kıyamadığınız ne varsa atın, yarın yenisi gelecek, yazar sözü!
* Yenilikten korkmayın, yeni insanlardan, yeni aşklardan, bir çift yeni gözden kaçmayın. Hayatın size sunduğu güzelliklerin farkına varın, şans verin.
* Aşksız olmaz.
* Sensiz hiçbir şey olmaz. Kendini sev, kendini tanı, kendini affet ve kendine gel.
SARILALIM MI?
Biliyorum, bu üzerimizdeki melankolik hal, ülkemizde yaşanan onca acının, yaşamlarımıza yığdığı tortudan kaynaklanıyor. Ne haller içindeyiz, sevecek yerlerimiz ağrıyor. Gitgide yalnızlaşmamız da bundan. Önümüzü göremezken, gözümüzün önündeki insanları göremememiz, görsek de değemememiz normalleşti. Oysa bizi kurtaracak olan tek şey, gerçek sevginin gücü. Nefes almak için başka bir neden biliyorsanız, yaşamak için daha iyi bir nedeniniz varsa, bilin ki içinde sevgi yoksa, o da bir gün bitecek. Savaşlarla, haksızlıklarla, adaletsizlikle, düzensizlikle dolu bir dünyada, bağışıklık sistemimizi korumak için, hayalkırıklıklarımızı çöpe döküp, kendimizi, sevmenin ve sevilmenin mucizevi kollarına bırakmak zorundayız. Üstelik bunu bir tek ben demiyorum, daha önce de bahsetmiştim, hatırlatmakta fayda var; Einstein sevginin en büyük güç olduğunu matematiksel olarak kanıtlamış. Bıraktığı mektupları bir araştırın derim. OHAL bitse de öpüşsek! Yani sevgi kelebekliği yapan bir yaşam koçu değil, bundan başka bir şeyin işe yarar olmadığına inanan bir realistim. Bilmeyenler için mesleğim Aşkçılık ve tek başıma da savaşmıyorum. Çünkü yol bizim. Sarılalım mı?
Aşk’a uyanın, gerisi kolay…
MERVE ÇALOĞLU
(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)