Büyük konuşmak… En sevdiğim şey. Bence doğru olan da büyük konuşmaktır. “Büyük konuşma, başına gelir” korkusunu son derece anlamsız bulmaktayım, zira başa gelen öyle ya da böyle çekiliyor. Hepimiz o büyük konuştuklarımızın içinde saklıyız, kim olduğumuz, neyi yapmamamız ya da yapmamız gerektiği, neyi yargıladığımız ya da normalleştirdiğimiz, hep o efe laflarda saklı. Bence büyük halt etmektense, büyük konuşup, konuştuğumuz başımıza geldiğinde de, dönüp, o dediklerimize bakıp, ona göre aklımızı başımıza toplayabiliriz. Bol bol büyük konuşun. Bunu yaparken, başkalarını yargılamaktan kaçınarak, sadece kendimize, dengemize, özümüze doğru geleni seçmeye özen gösterirsek, büyük konuşmak, evrimleşmemize büyük katkı olacaktır.
Hiç mi hata yapmayalım? Yapalım tabii, neresinden döneceğimizi bilirsek, ondan da alınan ders, insanı güzel adam ediyor. Şu sıralar büyük konuştuğum, hatta kendimce manasız bulup, eleştirdiğim, bazısına göre yargıladığım şeyler, önüme düşmeye başladı. “Bunu yaşamaya gerek yok” dediklerim, sınav sorusu gibi önüme dizildiler. Mevzulara, öncesinde yazıp çizdiğim ya da konuştuğum gibi tepkisel de yaklaşmıyorum. Bakıyorum, anlamaya çalışıyorum. Kimseye kızamıyorum da artık, çünkü herkes kendine göre bir nedene tutunmuş, yaşıyor. Hatta bazısı, o kadar sorgulamıyor bile hayatı, sadece geldiği gibi yaşıyor. O bile kendince haklıdır. Neticede, kim ne yaşarsa kendine, ne yaparsa da aslında kendine yapıyor. Bu noktada, büyük konuştuklarım önüme çıkınca, benim ne yapacağım önemli sadece. “Büyük konuştum ve başıma geldi” diye bir durum yok yani. Başına gelmeden önce karşına dikiliyor. Başına getiren ya da getirmeyen sensin yine, ey okur. Seçme şansımız bakî, orası değişmez kuralımız.
Dengeni Sev İçini Koru
Tercihlerse değişebilir elbet. Bir yıl önceki senle, şimdiki sen arasında uçurum bile olabilir. Belki o uçurum, asıl seni bulmanı sağlayacak. Bak, gör, anla, daha çok anla, duy ve hayatı iyi okumayı öğren. Her yazılan, gerçeğin olmak zorunda değil. Her dediğin, kanun da değil. Şimdi daha büyüğünü söyleyeceksin belki de. Seni asıl büyütecek olanı bulmaya aç kalbini. Düşüncelerini özgür bırak. Sen de aynı sen değilsin, tanıdığını sandıkların da değişiyor. Herkesin yaptığı genellemelerden de büyük konuş artık bence. Yeter ki, ne kadar değişirsen değiş, hep dengeni koru. Önünde sonunda seni büyütecek olan güç, kendi öz dengendedir. Onun ayarı kaçtığında, dön ve büyük laflarını hatırla, orada saflığın sana ilaç olacak, aş olacak, su olacak. Al sana koca bir lokma hayat. Büyük lokmalar da, lafların da afiyete dönüşsün. Sana benden izin güzel okur, bol bol büyük konuş ama güzelliğe, doğruluğa, sana iyi gelecek olana doğru aksın sözlerin.
Dengeni yitireceğin yerlere çıkma, doğru yürüyorsan, çimlerin üstü de zirven olabilir. Sen, sana iyi gelmeyecek olanı bildikten sonra, adına “büyük konuşma” deseler ne yazar. İnadına daha büyük harflerle haykır kalbine en büyük lafını, üstüne ne söz söylensin, ne göz değsin, ne de güneş batsın…
Ben aşığım, ya sen?
Aşk’a uyanın, gerisi kolay…
MERVE ÇALOĞLU
(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)