Olan Oldu Çare Yol Shakespeare Beni Kıskanır

Deneme, bir, iki… Gelecekten sesleniyorum, duyuyor musun Merve, bak, ne yollar almışız, hiç şaşırmıyorsun değil mi? Bu kadarını sen bile hayal etmemiştin diyeceğim ama ne istediysen onu yaptın hep, aferin. Yılmadın, yıllandın, çünkü hep sevdiğin yere, sevdiğin şekilde yürüdün. Geçmiş ne kadar da geçmiş. Her şey ne kadar net, bir o kadar rüya… 

Selam okur, delirmedim, delirdiysem de ne kadar şahane, kendimi kutlarım, çekinmem. Aşağıdaki fotoğraftaki küçük Merve, ilk profesyonel fotoğraf çekiminde, yaş 20, kendini şişman sanıyor, yine spordan çekime gelmiş, kaşları gereksiz ince, moda o yönde, güzelim saçlarını bir anlık kararla kestirmiş, pişman olmuş ama iyi de olmuş, bir daha o gazlara gelmemiş, Koray demiş ki “bu kadar güzel saçlar kestirilmez, suç bu. Hem saç bu uzar, modası olmaz, yine uzat, yenilerini çekeriz”… (Çekmiş de, defalarca…) İlk albümü çıkacak, henüz son kasetler basılıyor, Cd daha yeni çıkmış, kaset çalarlı arabalar halen piyasada, dijital çekimler yeni yeni başlıyor, bu fotoğraflar filmmiş, henüz kimse photoshoplu değil, ışığı iyi bilen fotoğrafçıların kıymeti biliniyor. Kıymetsizleştirilmeye çalışılan sanatçılar henüz ülkeyi terk etmemiş. 

Milenyum gençliğiyiz, hep ne olacak diye bekliyor gibiyiz, fotoğraf çeken telefonlar çıkıyor, Koray (Koray Kasap) beğenmiyor. İphone yok henüz ama “herkes kendini fotoğrafçı sanacak ilerde” diyor. 

Bu çekimden bir gün önce, Merve stüdyoda Tarkan’la tanışmış, kayıdı uzadığı için Merve’yi bekletiyor diye, gidip kendisine gofret almış, onu şaşırtabilen nadir insanlardan oluyor. Tarkan hâlâ Tarkan, hep o gofret yüzünden…

Telif hakları henüz askıda, dijital çağ başlamamış, müzik kanalları o gün de para istiyor, Kral çıplak, onlarda gofret alacak vizyon yok. Merve’ye herkes “bu yol zor” diyor, Merve susup, dinler gözüküp, külahını uzatıyor. O zaman da sallamıyor, kendi yolunu buluyor. Yıllar sonra “Uzak Yollar” diye albüm yapıp, prodüktörlüğe de adım atıyor. Kaşları insan kaşı, saçları uzun, dostları bakî, çevresi insan dolu, şaşıranlara gofret uzatıyor. Anlayan kalıyor, anlamayana davul zurna hep az. Tarkan hâlâ Tarkan, Kral hâlâ çıplak, spora devam, şarkıları sonsuz, yolları çiçek, aşkları dillere destan… İlk 20’ler hep saçma ve utanılası gelir. Ben çok seviyorum, en güzel tecrübelerimi yaşadığım, beni bugünkü ben yapan yıllar, aşklar, dostlar, kalanlar, ölenler, gidenler, geri dönenler… Büyüdü mü Merve? Asla! Ona “zor” diyenler küçüldü…

Kocaya Değil Kolaya Kaç

Bugünden sesleniyorum şimdi de, sesim geliyor mu? Serin suları kor kılan zihnine mi kandın yine? O zaman alevlerin içinden de rahat geçer, feraha çıkarsın. Sende bu zihin varken sırtın yere gelmez, başın göğe erer. Çok güçlüsün, gücün unutmak. Adın insan, unutan demek, kendini de unut, adına yakış, aramayı bırak, yeni sen mümkün… 20’ler, 30’lar, çocukluğun arkadan mı ağlıyor, yaşlılığın seni mi bekliyor, sen kimsin? Hâlâ arıyor musun? Aramayı bırak dedim tatlım, kapılarını aç, izin ver kendine kapından içeri girmek için. Çok mu karmaşık geldi? Hiç değil aslında… Ne demiş şair; Ben böyle aşk görmedim, daha neler görmek var, sensiz olmaz, sensiz olmaz… Evet okur, sensiz olmaz, kendine sahip çık, kucakla, sev kendini, ama şu yaşam koçlarının söylediği gibi aynada kendine seni seviyorum demeye çalışıp, aptal aptal bir halta yaramayacak hamlelerle yapma bunu. Kendine değer ver, nereden ne değer alacağın kaldıysa, bil ki o değeri sen kendinden esirgediğin için öyle oldu. 

Kendine olan borçlarını öde, başkasından dilendiğin sevgiler hep, kendi içindeki yaraları saramamandan, başkasından beklediğin ilgiler hep, kendine kendine gösteremediğin ilgilerdendi. Yalnızlıktan kaçmaya çalıştıkça yalnızlaşman da kendi canlı bombandı, hep elinde patladı, geçmiş olsun artık, geçti gitti çünkü, takılma. Çünkü artık yalnızlık yok, seçilmiş tek başınalık var o boşlukları, yaraları kapatmayı başarınca. Nasıl mı olacak? Gelişime sırtını çevirmeyerek olacak, hayattan, üretmekten, öğrenmekten asla kaçınmayarak olacak. Buraya kadar getirdiğin sana dön bir bak, onu daha güzel yerlere taşımak da senin elinde. Üşenme, erteleme, bu saatten sonra olmaz deme, olmazsa tembelliğinden olmaz, unutma. Geçmişi yad et, gülümseyerek hatırla, arada yine üzül ama saplanıp kalma, durman gerektiğinde dur, dinlen ama hep ilerlemeyi seç. Duran yola bakmaktansa, üzerinde yürümeyi seç, seç ki yeni yollar açılsın önünde, yeni kapılardan içeri giren o hayalindeki senle kucaklaş. Bir de oradan yaz masalını. Sen kimsin, tekrar duysun dünya. Bu kadarını sen bile hayal edememiş ol, hayallerinin ötesinde bir sen bul kendinde. Daha önce yaptın, yine yaparsın. 

Değişimin bedeli mi var? En fazla değiştin derler. Seni işine geldiği gibi anlayana, kendini anlatmaya çalışma. Bırak yanlış anlasın, onun da bir hayrı var. Koca, benim için çok uzun, yorucu ama farkındalığıma tokat vuran bir yılı daha geride bırakıyoruz. 1 Ocak gecesi yazmıştım, “bu yıl da bir kaç güne kalmaz, biter” diye, bakın yine haklı çıktım. Senenin özetini elbette her sene sonu yaptığım gibi başka bir yazımda yapacağım, öncesinde gelin, sakalsız oluşuma bakmayın, gönül bağımız hatırına beni dinleyin, gençlik tünelimden bir kesit sunduğum bu makalemin sadedini yabana atmayın. Şöyle ki; On yıl dediğin, bir hafta öncesi gibi, hadi sizin için bir ay olsun, öyle yakın, öyle çabuk, yıl yıl akıyor zaman… Aramayı bırakın, sarılın kendinize. Aşk mı? O da kapınızdan girecek. Tutunduğunuz bahaneler, sizi aşağı çekenler, hatta eski benliğiniz dahil olmak üzere vazgeçemeyeceğiniz hiçbir şey yok, bilmenizi isterim. Anlaştıysak, şimdi rahat uçabilirsiniz…

Pardon yaş kaçtı sizin? Bence sonsuz olun, kırmızı gofret alanlarınız da çok olsun. Benimki star, o kadar da olsun değil mi? Çünkü ben yarınım ve çünkü ben çıplak kralı tek celsede boşayan kraliçeyim, çünkü ben Lady Macbeth’i ipten alır tedavi ederim, Shakespeare beni kıskanır, kolay mı? Zor diyenlere inadım inat, kanatlarım ejderha. Kocaya değil, kendi kolayınıza kaçın. Yalnızlık yok, zor yok, zihninize ektiğiniz tohumu doğru seçmek var. Kor da biziz, su da… Seç, beğen, yaşa, bekleme yapma.

Olan oldu, çare yol! 

                             Aşk’a uyanın, gerisi kolay…

MERVE ÇALOĞLU

[email protected]

[email protected]

(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)