Evet, yepyeni bir yıl, yeni umutlar, yeni hayaller, verilmek istenen kilolar, yapılmak istenen işler, varılmak istenen hedefler, gidilmek istenen ülkeler, sarılmak istenen sevgililer…
Bu sene de hayaline yakışan hepsine kavuşabilecek, yakışmayansa söylenmeye, başkasının hayatını İnstagram’dan izlemeye ve bahanelerinin içinde kendini kandırmaya devam edecek. Tarih değişti ama kafalar ve enerjimiz değişmediği sürece uyumlanmak istenilen nokta yine ufukta bir yerlerde arkamızdan ağlayacak, benden söylemesi.
Malum benim sektör kurt kapanı, daha önce de müzik sektörünün açmazlarından, telif problemlerinden, radyosundan, müzik kanalından, kendine hayrı olmayan sözde pr’cısından, tüm bunlara varını yoğunu akıtan süper zekalı şöhret meraklılarımızdan ve döngünün değişmemesine asıl sebep olanın da sanatçıların ta kendileri olduğundan dem vurmuştum. (Bknz. Parayı Veren Telifi Çalar başlıklı yazım) Yaklaşık iki sene evvel yazmıştım, artık şarkı yayını yapmak için sanatçıdan para isteyen radyolar bile baş göstermişti, hazin sonlarını yani batışlarını izledik. Sıra yıllardır klip yayını için sanatçılardan astronomik ücretler isteyen müzik kanallarına gelmiş, kapandı kapanıyor söylentileri kol geziyor. Şaşırdık mı? Şahsen ben zerre şaşırmadım. Şimdiye kadar yayımlanmış iki albümüm, iki single çalışmam, 6 video klibim ve sinema ve dizi müziklerim olmasına rağmen bu paralar benden de istendi. Elbette vermedim. Kime, neyin parasını, ne için verecektim? Al işte bak, kapanıyorlar, bense müzik yapmaya devam ediyorum.
Aynı kısır döngü, haksız kazancından göbeğine kaçak kat çıkan sözde yapımcılarımız için de geçerli. Yap, getir, biz basarız mantığıyla insanların kendi emekleriyle ürettikleri müzik eserlerine sahip oluverdiler, üstelik kıllarını bile kıpırdatmadan, sadece yapım firması sahibi oldukları için… Aslında işin sahibi biz müzisyenleriz, tek yapmamız gereken, kendi işimize sahip çıkmak, firma bile kurmadan albümlerimizi yayımlayabileceğimiz dijital imkanlara sahibiz artık. Bence yine de en doğrusu, bunca işi yapıyorken, kendi firmalarımızı da az yiyip kurmak, atla deve değil, deveyi güde güde kaybettiğimiz zamanlardan iyidir. Bu anlamda da elimden geleni yapıp, tecrübelerimi sizlerle paylaşmaya ve hakkınızı başkasına yedirmemeniz konusunda sevgili sanatçı dostlarımı yüreklendirmeye devam edeceğim. Yalnız hâlâ beni şaşırtan şey, en aydın, en okumuş bildiğim sektördaşlarımın sığ yorumları oluyor. Dün, şirketimi kuracağımdan bahsettiğim yönetmen bir arkadaşım, “e klibini nereden yayınlayacaksın?” diye soruverdi. Orada mesele şu aslında, klibini Netd’den yayınlamazsan olmaz senden kafası, bu arkadaşımıza da bulaşmış, acil şifalar diliyorum. Aynı kafa işte, bir zamanların Kralpop’ta klibin dönmezse, Beyaz Show’a çıkmazsan, falanca radyoda seksenbeşbin kere çalmazsan olmaz senden, müzisyensin de fazla kaliteli müzisyensin, halk bunu istemiyor gibi klişelerden bıkmadınız ya, bence bu çağ sizden bıktı ama artık…
Adama “şirket kuruyorum” diyorum, “klibini nereden yayınlayacaksın?” diyor.
Let go’dan yayınlayacağım, değişiklik olsun. Ne meraklısınız köleliğe, en okumuşunuz bile köle ve bunun maddiyatla bir alakası yok. Bakın krallar çıplaklaşıyor. Şimdi sizden NetD klibinizi yayınlamak için, tık paylaşımı hariç, üste bir de para istese, onu da vereceksiniz, çünkü okumuyor ve araştırmıyorsunuz, kısa yoldan şöhret peşindesiniz ve bunun için emeğinizi ellerinizle elaleme teslim ediyorsunuz. Alt tarafı bir youtube kanalı, sen de aç, emek ver, yarın o kanal başkasına satılır, ya da kapanırsa, senin sanatçılığın da mı oraya kadar olacak?
Hayaline Yakış
Yıllardır bu sektörün içindeyim, yukarıda yazdığım haksızlıkların hepsiyle bire bir yüzleştim. Kızdığım zamanlar da oldu. Ama hâlâ üretiyorum, şarkımı yazıyorum, sahnemi yapıyorum, bana ukalalık yapan kanal müdürlerinin Facebook hesapları bile kalmadı, ben hep müziğimi yapmaya devam edeceğim. Şimdi size, onu yapamazsın, kendi başına başaramazsın, falancayla çalışmazsan olmaz, şu kanalda dönmezsen patlamaz, şu firmadan albümün yayınlanmazsa kıyamet kopar, Netd’ye klibini vermezsen karizman sarsılır diyenlerin bol olduğu bir ülkeden sesleniyorum. Bunların hepsi boş, dolu olan müzik, önce onu iyi yapın, geliştirin, sonra kendi kanalınıza yatırım yapın ve samimiyetle paylaşın. Adı üstünde Youtube, senin kanalın. Netd dediğini de bir kanal, milyonlarca abonesi olması, sizin reklam vermeden milyonlarca tıklanacağınız anlamına gelmiyor. İçeriğinizi başka youtube kanallarıyla elbette paylaşabilirsiniz ama iş sizin olsun, sahibi siz olun. Aynı şekilde hazırladığınız albümleri, size hiçbir masraf yapmayan, ne prodüskiyon, ne klip, ne sosyalmedya çalışması, ne pr, ne de fotoğraf masrafınızı üstlenmeyen yapımcılara teslim etmeyin. Bugünü değil, 10 yıl sonrasını düşünün. Akmasa da size damlasın. Çünkü sizin o, siz yaptınız. Korkmayın, firma kurmak tüm bu saçma sapan haksızlıklarla uğraşacağınızdan daha kolay bir uğraş. Sanat ve sanatçı için hiçbir şey yapmamalarından şikayet ettiğimiz bu düzenin değişmesi için, artık kendi ellerimizi o kayaların altına koymamız gerekmekte. Bakın o zaman nasıl dönüyor devran, yapımcıdan sayılmak için nasıl da harekete geçiyor o koca göbekler. Hoş geçmeseler de olur artık. Çağ bizim, fiziki hakları kaptıran kardeşlerim, dijitali kurtarın derim. Çünkü artık, ürettiğini paylaşmak için ihtiyacın olan şey, elindeki telefonun kamerası kadar sana yakın. Zamanla prodüksiyonu büyütürsün elbet, sen başla, gerisi çorap söküğü…
Söylenme, yapamam deme, yapabildiğin kadarını yap ama senin olsun. İşte hayaline yakışmak budur. O zaman kutlu olur tüm yeni yılların, takvimler anlam bulur. Yazdıklarımı müzisyen olmayanlar da kendi sektörlerine, hatta özel hayatlarına bile yorabilirler. Bu kölelik sisteminden kurtulmanın yolu, yine kendimiziz. Her geçen zaman, insanların acılarından, çıkmazlarından, açmazlarından faydalanılan yeni yeni akımlar türemekte. Altta yatan şey, hep başkalarının dediklerini fazlasıyla benimseyip, kendimize olan öz saygımızı ve güvenimizi farketmeden kaybetmemizdir.
Yeni yıla dair son tavsiyem şudur; Ne affedin, ne unutun, herkesi zaman affetsin, o sizin işiniz değil. Sizin işiniz devam etmek. Bekleme yapmayın, ilerleyin. Oranı şifalandır, buranı süpür, geçmişinle barış gibi saçmalıklara kulak asmayın. Şifa gelecektedir hep. Olan olmuştur. Yaşam koçu yoktur. Koç sizsiniz.
Şifacı geldi hanım! Kur o şirketi, başla o spora, çıkart o gereksizi hayatından, git öp onu, kap o pastadan dilimini, atla o uçağa, gör o ülkeyi, yaşa o çılgınlığı, sarıl o güzele, sahiplen o kediyi, tut o sana uzanan eli ve gir o sana açılan kapıdan. 2021’de değişmiş ve gelişmiş olsun düzenin, buna bu yıl başla.
Sağlıkla, aşkla…
İyi seneler, ey okur!
Aşk’a uyanın, gerisi kolay…
MERVE ÇALOĞLU