Sabahın erken saatlerinde kalkıp kahvemi demledim. Merve’nin sayfasında yazmaya başlamanın heyecanı içimi sarmışken daha fazla yatakta kalamadım. Önce bir teşekkür ile başlayalım mı? “Yazmak istiyorum Merve” dediğimde bana kendi imkanlarının kapılarını ardına kadar açan canım arkadaşım, kalbin kadar temiz bu web sayfanda bana da bir köşecik ayırdığın için sana çok teşekkür ederim J Gülme! Biz okuldayken hatıra defterlerine böyle yazardık, hatırla!
Üstelik nasıl çocukça ama nasıl anlamlı sözler; “kalbin kadar temiz bu sayfayı….”.
İyi ki varsın kenks!
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne hızla ilerlerken, manidar bir film izlemeye gidiyorum bugün. BERGEN. Onun o kısacık hayatı, maalesef kadına şiddetin tüyler ürperten bir örneği. Filmi izlemeden önce bilgi sahibi olmak için biraz araştırdım. Klasik bildiğimiz acı dolu hikayesinin dışında, bilmediğim ama önemli bir detay yakalar mıyım diye bakındım. Yine yeniden seven, “aldatılan” ve de terk edilmeyi gururuna sindiremeyen bir erkek tarafından şiddetle karşılığı verilen bir kadının hikayesi. Günümüz kadın cinayetlerinin, kadına şiddetlerin maalesef o çok alıştığımız örgüsü aslında.
İnsan, tarifi pek mümkün olmayan bir canlı. Şiddete bu kadar eğilimli olması, gücünü ya da “güçsüzlüğünü” zorbalıkla örtmeye çalışması anlamlandırabildiğim bir şey değil. Hayvanları düşünüyorum; karnını doyurmak ya da yavrularını beslemek dışında vahşi herhangi bir adım atıyorlar mı diye! Sırf “ya benimsin ya kara toprağın” mottosuyla başka bir canlıya zarar veriyorlar mı diye düşünüyorum. Eğer varsa örnekleri ben bilmiyorum…
Psikolojik şiddete maruz kaldınız mı hiç? “Eveeeet” dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü ister kadın olalım, ister erkek, ister bir aşık ya da bir çalışan; psikolojik baskıya ve şiddete maruz kalıyoruz her birimiz.
Sana sevdiğini söylerken bambaşka bir hayat yaşayan, yaşamaya devam ettiği hayatı çeşitli “imkansızlıklarıyla” bahanelerle mühürleyip meşrulaştıran ve tüm bu imkansızlıklar içinde senden karşılık bekleyen nice insanlar çıkmıştır karşına. Sevgi gibi yüce bir olguyu kullanıp kendi cesaretsizliklerini senin üzerinde deneyimlemeye çalışanlar….
Sen izin verdiğin müddetçe aklını karıştırmaya, sen ses çıkarmadığın sürece hayatında varlığını sürdürmeye devam edecek. Sıkıldığında ya da biraz zoru gördüğünde ise atacağı adım çok net olacaktır; kaçmak. Kendinden mi kaçar yoksa senden mi orası muamma olsa da hikayenin sonunda, SEN izin verdiğin için SANA psikolojik şiddet uygulamış biri olarak gelmiş geçmiş olacak hayatından. Bazen basitçe durup düşünmek, artıları ve eksiklerini değerlendirmek, belki zaman ayırıp yazmak, farkındalığını geliştirebilir. Farkındalık ise SANA, SENi kazandırır.
Psikolojik veya fiziksel şiddete bir dur demek elinde! Fark et!
Bergen, “dur” diyebilmiş bir kadının, sonu şiddetle biten acı bir hikayesi aslında.
Kalbi, bir sayfa gibi temiz olmayan insanlarla yolu kesişmiş bir kadının hikayesi.
Kalbi bir sayfa kadar tertemiz insanlar çıksın karşına. Öyle olmayanlara da “dur” diyebilme cesareti diliyorum başta tüm kadınlara ve elbette tüm insanlara….
Bu bir tanışma yazısı sadece. Her Salı görüşmek dileğiyle.
Güncelleme: Filmi izlerken zorlandım. Ama mutlaka görülmesi gerek diye düşünüyorum. Hele de İstanbul Sözleşmesi’ne çok ihtiyacımız olan böyle bir dönemde. Lütfen yazıların tamamını okumadan salondan çıkmayın… Söylemeden geçemeyeceğim; Farah Zeynep Abdullah harikalar yaratmış yine! Bergen’i canlandırmamış, Bergen olmuş adeta….
Hande Kurt
ICF Sertifikalı Yaşam Koçu
İletişim: [email protected]
(Yazıların tüm hakları saklıdır.)