Parça(lar) önersi:
https://open.spotify.com/track/58SiWx5hzGHOyEknetKvsy?si=TZ8A9oooR3qWHUOt-Z3n0Q
Sevgili Okuyucum,
Sen bu satırları okurken ben çoooook uzaklarda olacağım ve bu bir espri değil.
Hayatımda ilk defa sır gibi sakladığım bir seyahate çıkıyorum. Sır dediysem, gidene kadar olan kısmı sır aslında. Şimdi, şu an öğreniyorsun. Hazır mısın?
Sen, şu dakika bu satırları okurken, ben sağ salim gidebilmişsemeğer, Dominik Cumhuriyet’inde olacağım. Duygularımı anlatmam pek mümkün değil. Çocukluğumdan beri hayranı olduğum sanat insanı, sanılanın aksine bir “star” olmaktan öte, felsefesi olan, modern insanın anlayamadığı kadar iyi yürekli ve basının, medyanın acımasız saldırılarıyla çok yanlış anlaşılmış o kişi, bu topraklarda ilk evliliğini yaptı. Hem de bir başka çok meşhur kişiyle…
Çift, La Vega’da evlenmişti, ben ise Santo Domingo’da yani bir buçuk saatlik sürüş mesafesinde olacağım. Kendi ülkesinde bulunan; bir dönem yaşadığı evi, ebedi istirahat ettiği yeni evi, yaşamı boyunca iz bıraktığı birkaç farklı lokasyona daha önce gitmiştim. Şimdi ise evlendiği topraklardayım…
1984 yılında, ünlü bir markanın reklam filminde rol aldı. Ancak prodüksiyonun, istemeden de olsa, büyük bir hatası sonucu kafa derisi yandı. Acilen hastaneye kaldırıldı. Kafa derisin ve yüzünde, ikinci ve üçüncü derece yanıklar saptandı. Sonrasında epey yüklü bir tazminat talep etti. O parayla adına bir “yanık merkezi” açtı ve yanık tedavisi görmesi gereken tüm hastalara ücretsiz hizmet verilmesini sağladı.
1985 yılında, ünlü bir dostu ile tarihe geçen bir şarkı yazdı. Zannedersin; daha önce ve daha sonra hiç şarkı yazmamış JTüm sanatçı dostlarını topladı. Hepsi kendi tarzında sözlere hayat verdi. Bu proje sayesinde elde edilen gelirle, Afrika’daki çocuklara, ses oldu, su oldu, aş oldu, umut oldu.
Ülkemize 1993 yılında konser vermeye geldi. Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret etti, anı defterine yazı yazdı. Topkapı Sarayı ziyareti sırasında, saraya ve Osmanlı mimarisine hayran kaldı. Bir söylentiye göre saraydaki tahta oturmak istediğini söylemiş ancak isteği yetkililer tarafından reddedilmişti.
1999 yılında, Kosova, Afrika ve Dünya’nın diğer acı çeken lokasyonlarındaki çocuklar için dostlarıyla beraber iki büyük stadyum konseri verdi. Gelirin tamamı savaştan etkilenen çocuklar için gerekli yerlere aktarıldı.
2001 yılında, 11 Eylül saldırısından kurtulan kişilere, vefat edenlerin ailelerine bağış toplanması üzerine, “What More Can I Give” (Daha Fazla Ne Verebilirim?) isimli bir parça yazdı ve yine dostlarıyla kayda girdi. Aynı parçanın, İspanyolca versiyonu olan Todo Para Ti (Her Şey Senin İçin) isimli versiyonunu da Hispanic sanatçı dostlarıyla seslendirdi. Bu onun seslendirdiği ikinci İspanyolca parça oldu.
Hayvanlara ve Doğa Ana’ya olan tutkusunu tüm yaşamı boyunca öne çıkardı. Bir böceğin üstüne basmak yerine o an hayatını kurtararak, de ne büyük bir önemi olduğunu, çoğumuzun kolayca yapabildiğinin aksine, öldürülmemesi gerektiğini anlattı bir konseri sırasında. Evet evet yanlış okumadınız; bir böceğin yaşamının kıymetini anlattı. Doğa Ana ve hayvanlar üzerine çokça şiirler, düz yazılar ve şarkı sözleri yazdı.
Hadi bu parçadan devam edelim:
https://open.spotify.com/track/5durxnVnFscpBK46tZnQj9?si=g94eiYpxTAGobMLKeaFilA
Beatles kataloğunun yanı sıra, Sony’nin kataloğunun %50’sine sahipti. Katalog sahibi olmak, şarkıların telif haklarının sahibi olmak anlamına geliyor. Kısacası çok varlıklıydı ancak bu varlığı paylaşmak onun en büyük motivasyonuydu.
Pek bilinmese de; kendi yazdığı kitapları, çizgi film karakterlerinden, mobilyalara kadar geniş bir ağda olağanüstü çizimleri, oyun, oyuncak ve çocukluğuna olan özlemi sebebiyle devasal oyuncaklardan oluşan koleksiyonu, çok geniş bir arazide bulunan malikanesine yaptırdığı lunaparkı, tüm çocukların ziyaretine açtığı harika oyun alanları vardı. Malikanenin içinde bir de çok büyük bir tiyatro/sinema salonu inşa ettirmişti. Hasta çocuklar da ziyaretlerinde, yatarak izleyebilsinler diye yatağa dönüşen özel koltukları olan…
Ailesinin dini inançları gereği, çocukken hiç kutlayamadığı Christmas’a iç geçirip, tüm evler rengarenk ve ışıl ışıl oluyor ve herkes birbirine hediye alıyorken, bunları yapamayan o küçük çocuk kendine şöyle bir söz verdi; “bir gün kendi evimde, her gün böyle ışıklar yanacak”… Malikanesi yılın her günü ışıl ışıldı ve o hep çocuklara hediye dağıtıyordu.
Maddi imkansızlıklar sebebiyle, o dönem çok meşhur olan bir oyuncak tren markasının, çöpe atılan boş kutularını, ağabeyleriyle beraber birbirine bağlayıp kendi trenlerini yaparken o yine kendine bir söz vermişti. Bir gün, içine yetişkin insanların ve çocukların binebileceği bir treni olacaktı. Malikanenin geniş arazisi içinde seyre çıkabilen, ana istasyonuna annesinin adını verdiği bir treni oldu, içi hep çocuklarla doldu.
Fil, timsah, yılan, şempanze, lama gibi belki de bir çoğumuza aykırı gelebilecek hayvanlarının yanı sıra köpek, tavşan, papağan gibi “evcil” hayvanları da vardı. Hayvan sevgisinin boyutlarını anlatabilmek için çocukluğuna ait bir bilgiyi paylaşmak isterim. Anne ve babasının evdeki fareden kurtulabilmek için kurduğu kapandaki düzeneği bozup, kapandaki peyniri eliyle fareye yedirirdi…
Bu parçadan devam edelim:
https://open.spotify.com/track/1xQYqS5V11MJILVFHi1zUw?si=gpw8kjWqQG2OSggJ6dJJ6g
Hepsini okumuş olduğu 10.000 adet kitabı evinin kütüphanesinde yer alıyordu. Hayatta en önemli şeylerden birinin, çocuklara kitap okumak olduğunu söyledi daima. “Yaşları kaç olursa olsun, kendileri okuyabiliyor olsalar da arada yine siz kitap okuyun çocuklarınıza çünkü bu onlarla paylaştığınız eşsiz bir an” demişti.
Çocukluk arkadaşı Kathy Hilton’ın kızı Paris Hilton’ın, ayrıca sanatçı dostu Lionel Richie’nin kızı Sofia Richie’nin vaftiz babasıydı. Çocukken Kathy ile “bir gün kızımız olursa adını Paris koyacağız” sözünü vermiş oldukları için ilk ebeveynliği tadan Kathy’nin, kızının adını Paris koyması ve vaftiz babalığına “onu” seçmiş olması elbette bir tesadüf değildi. Onun da bir gün bir kızı olmuş ve adını Paris koymuştu. Onun vaftiz babası ise “Evde Tek Başına”nın yıldızı Macaulay Culkinolmuştu.
Bir çocuk star olarak başladığı kariyerinde çokça film, müzikal, reklamda rol almıştı.
Guiness Dünya Rekorları’nda; popüler kültür tarihindeki en çok ödül alan sanatçı olarak anılmış, tahmini olarak tüm Dünya’da 1 milyar albüm satışı ile “tüm zamanların en başarılı sanatçısı” ünvanını almıştı. Ölümünden sonra kendi rekorunu yine kendisi kırdı.
Yine sanılanın aksine, sıfırdan kendisi keşfetmiş olmasa da,ustalarından ve tarihten öğrendiği bilgisini geliştirerek ve ona yeni bir isim vererek, ustası olduğu dans sanatına yeni bir jargon kazandırdı. Geri yürüyormuş gibi bir etki veren ve geriye doğru kusursuzca kaydığı dans figürüne “moonwalk” yani “ay yürüyüşü” adını verdi.
Bu parçayla devam edelim:
https://open.spotify.com/track/4WjBqlOoZ42scYeHSvsdxU?si=U8FWD7tdSpuj7Fr7ZYlheg
E.T. film müziğini yaptı. Bir başka ünlü kişi olan kız kardeşinin dahi dinlediğinde inanamadığı, klasik müzik eserleri vardı. Tüm yaşamı boyunca; toplumsal olayları, savaşları, çevre kirliliğini, acımasızca canlarına kıyılan hayvanları, yeterince önemsenmediğine inandığı, geleceğin yetişkinleri olan çocukları dert ederek; sayısız şarkı sözüne, besteye, çok sayıda dans koreografilerine imza attı. Annesinin anlatımıyla; henüz çok küçükken çamaşır makinasının ritmine ayak uydurup dans ediyordu. Üstelik bu yeteneklerini, kendisine aitmiş gibi sahiplenmiyordu. Tanrı’nın ona verdiği görevi aktarmak üzeresadece bir aracı olduğunu söyleyecek kadar da mütevaziydi. Tüm çevresi, çalışma arkadaşları onun ne denli alçak gönüllüolduğunu anlata anlata bitiremiyorlardı. Yani büyüdükçe küçülüyordu…
Yine sanılanın aksine tenini beyazlatmıyor, vitiligo hastalığına karşı, doktorlarının tavsiyesi üzerine depigmentasyon yöntemi ile, tedavisi gerçekleştiriliyordu. Ayrıca Lupus, Insomnia gibi rahatsızlıkları vardı.
Marlon Brando, Elizabeth Taylor, Paul McCartney, FreddieMercury, Bee Gees, Celine Dion, Chris Tucker, Eddie Murphy, Kathy Hilton, Lionel Richie, Kobe Bryant, Magic Jhonson, Michael Jordan, Brooke Shields, Nelson Mandela, PrincessDiana, Mariah Carey, Whitney Houston, Gloria Estefan, Whoopi Goldberg, Beyonce, Usher ve daha sayamadığım birçok ünlü dostu vardı. Birçoğu, ricası üzerine, film tadındaki farklı video kliplerinde rol almıştı.
Önyargısız olmak gerektiğini çocuk yaşta ondan öğrendiğimi söylesem, bana önyargılı yaklaşır mıydınız?
Elektrik dahi olmayan köylerde, kabilelerde bilinen iki markadan biri olduğunu söylesem peki?
Ağabeyi ile tanıştığımı ve uzun uzun ondan bahsettiğimizi sizinle paylaşsam?
Dominik Cumhuriyeti’nde gizlice evlendiği ilk eşi, Elvis Presley’nin kızı Lisa Marie Presley’ydi desem?
Üç çocuk babası olduğunu ama hiçbirinin annesinin LMP olmadığını eklesem?
Biliyorum, çoğunuz çoktan tahmin etti ama bu kişinin Michael Jackson olduğunu söylesem, önyargılı yaklaşır mısınız?
Ölmeden önce hazırlandığı konser turnesinin, “This Is It” isimli hazırlık görüntülerinden oluşan belgesel filmini izlemenizi tavsiye ederim. Yukarıda bahsettiğim, sahip olduğu bazı özellikleri belgeselde bulabilirsiniz.
Ölümünden sonra ona İngilizce şiirimin, Almanya’da onun anısına çıkartılan bir kitapta yayınlandığını, Almanca versiyonu için Almanca’ya çevrildiğini söylesem?
Peki ya, bu seyahati neden sır gibi sakladığıma önyargılı baktın mı metin boyunca?
Hepinize bu güzel bayram gününde; önyargısız, mutlu, sağlıklı ve sevdiklerinizle olacağınız bir ömür diliyorum.
PS: Fuat Güner’in hazırlayıp sunduğu, “Aramızda Müzik Var” isimli programda, ağabeyi Jermaine Jackson’ın benden bahsettiği videoyu izlemek isteyenler için 8 dakikalık videonun 3:29’undan itibaren bir süre J
https://www.youtube.com/watch?v=HyBFppB_5Ss&t=210s
Hande Kurt (diğer bir deyişle Heyndi Kört) 😉
ICF Onaylı Yaşam Koçu