Kafam Hayyam

‘’Herkes, o kadar kendi içinde yalnız ve mutsuz ki, artık kimin ne yaptığı, ne dediği, ne zannettiğinin hiçbir önemi yok!” dedi…

Yine anlamadığım yerden özgür olmayı seçtiğim mevsimlerden bir gün, telefonun ucunda bir engin deniz dost, iş ve özel hayatında anlamadığı yerden özgür olmayı nasıl seçtiğini, böyle özetledi… Bence de arada bir, anlamak yerine, öylece izleyeceksin insanları. Herkesin kendine ait bir hikayesi, bir doğru anlaşılma telaşı baki, her daim… Sana ters gelen, ona nerede düz gelmeye başladı, bilemezsin. Herkesin bahanesi kendine münhasır hayatta. Dinlemek, inanmak, eleştirmek, algılayamamak, hor görmek, benimsemek, benimsememek ya da o olup, empatinin dibine vurmak da seçenekler arasında. Kime sorsan, alemin sütü bozuk, ilişkiler arapsaçı, kimin eli kimin twitterında belli değil. Bana sorarsan, fazla kafayı yormayacaksın, kendinden mesul ol yeter. Öyle bir mesul ol ki, yaratımın da kendine davrandığın oranda değişsin. Kendine ördüğün bahanelerin ardına sığınıp, yaşamını kurban etme üç günlük dünyada. Neysen, o olmak, zor geliyor bu devirde belki ama bil ki, hala en değerli şey! İnan ki, farklı olmak için, bunca zaman denediğin yöntemlerin hepsinden daha parıltılısı, kendi doğalında saklı, ey okur…

Aslında formül çok basit ama uygulayamamamız için kurulan mordern çağ tuzakları, oldukça fazla. Herkes seni olmadığın biriymişsin gibi davranmaya sevk edebilir, anlamazsın kime döndüğünü maazallah. Bu, kuaföründen sevgiline, yeni edindiğin arkadaşlarından, acısından etrafı göremez hale gelmiş eski dostlarına kadar uzanabilir. Bocalasan da yenilme, dünyanın en basit ve ışıltılı formülünden şaşma derim Yani, boşver etrafı ve sen, sen ol! Kimin ne kadar yalnız ve mutsuz olduğu da tamamen kendi tercihi, çünkü seninki de öyle 🙂

O ZAMAN AŞK!
Hazır yeni mevsime hazırlanırken, Merve Köşesi, Yeni Sezon İçin Farkındalık Yolları Listesi vermek, caizdir diye düşündüm 😉
Şaşırmıyoruz o halde, öğrendik mi bu yolları:
*Herkesi olduğu gibi kabul etmeyi
*Tasvip etmesek de saygı duymayı, ‘’ o da böyle seviyor ” diyebilmeyi
*Çözdük mü meseleyi? Hangisini mi? Tabii ki kendimizle olanı….
*Kınamamayı, büyük konuşmamayı, bize söylenen iyi ya da çirkin sözleri kişisel algılamamayı
*Her sözün, kişinin kendi aynası olduğunu
*Dilimizi tutup, eleştirmemeyi
*Haksızlığa uğradığımızı zannettiğimiz şeylerin bile, bizimle alakalı olmadığını
*Aşk’ın, meşk olmadığını
*Egosal kovalamacaların, Aşk olmadığını
*İçimizdeki düğümleri yaratanın da, sadece bakış açımız olduğunu
*Başkalarını kandırdığımız gibi, kendimizi kandıramadığımızı
*Kendimizi bir kere bozmakla, bin kere bozmak arasında, hiç fark olmadığını
*Değerimizi başkalarının biçemeyeceğini
*Kim olduğumuzu bulmak için, kendimizi kalablıklarda aramamak gerektiğini
*Olana şükretmeyi
*Geçmişi yolcu etmeyi
*Herşeye söylenmemeyi
*İçimizdeki sesleri dinlemeyi
*Herşeyin olup olmamasına, ruhsal direnişimizin karar verdiğini
*Arada, kalbin tozunu almak gerektiğini
*Dostları ihmal etmemeyi
*Ailenin değerini
*Hayattaki en önemli şeyin, temiz bir vicdan olduğunu
*Elinden gelenin en iyisini yapmayı ve gerisini hayata bırakmayı
*Adam gibi vedalaşmayı, verecek kuru da olsa bir selam bırakmayı
*Vefayı
*Güleryüzün, en güzel instagram filtresine taş çıkarttığını
*Hayyam’a çalım için, en güzel kafanın, kalpten sevmek olduğunu öğrendik mi?
Başka sorum yok…

O zaman Aşk!
Bir önceki cümlenin son kelimesine uyanın, gerisi kolay…

MERVE ÇALOĞLU

[email protected]

[email protected]

(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)