DÜNYANIN SONU MU BE!

Parça Önerisi:

https://open.spotify.com/track/37o13A0KQO95j0IH6lZKdy?si=wQd4eHgZTqW-D8KvQS-i-Q

 

“Günü gününe yapardı işlerini. Dikkatli, disiplinli ve pozitif kalmaya özen göstererek yönetirdi yoğun koşturmacasını.Düzenli olma hali bir alışkanlık ve normaliydi onun. Bu sayede, çevresi de hayli memnundu onunla çalışmaktan. Bir iş verdiklerinde bilirlerdi ki düzen ve takiple sorunsuz yürürdü her şey. Kontrol edebildiği her şeyi amacına ulaştırır ve yoluna koyardı.

Kontrol edemedikleri de vardı. Aksilikler, ulaşmayan haberler, çalmayan telefonlar, açılmayan kapılar… Hatta çok nadir olsa dabasitçe, insani haller; atlama, unutma… O anlarda yaşadıklarının, bir laboratuvar ortamında incelenmeye alınmasının hayalini kurardı hep.

Yaşadığı bazen anlık, bazen biraz daha uzunca süren endişe, korku, kaygı ve stres halinin bedeninde yarattığı tahribatları görebilmeyi, bilebilmeyi isterdi.

Karşı taraf ne diyecekti? Kime karşı mahcup olacaktı? Kendisinden beklenenin aksine kimleri hayal kırıklığına uğratacaktı? Sonra nasıl bunlarla başa çıkacaktı? Nasıl açıklayacaktı? Soru sormanın olumsuz yüzünü yaşıyordu böyleolunca. Çıkıp karşılarına, sakin ve basit tutarak; “unuttum” diyebilmenin hayali ona bunca endişe içinde eğlence katardı. İyi ki daima eğlenceli bir taraf bulurdu…”

Yukarıdaki hikâyede yer alan kişinin yaşadıklarını okurken kendinle özdeşleştirmiş olma ihtimalin çok yüksek ve eğer kendi yaşadıklarına benzettiysen, “evet ya, dünyanın sonu mu sanki!” diye içinden geçirmiş olabilirsin.

Bir de hikâyede tam gözükmeyen karakterlerin yerine koyar mısın kendini? Hani işleri bir aksilik sonucu yürümeyenlere… Önemli bir gün, önemli bir konuda beklentileri karşılanmayan kişilere… Çok önem verdiğin, üzerine titrediğin önemde bir konu olsun beklediklerin, basit tutma. Beklentilerin, bir aksilik, bir zamanlama hatası, bir unutma hali sonucu istediğin gibi karşılanmamış oldu. Ne hissediyorsun, işi bu seferlik atlayan o kişiye karşı? Kızgın mısın? Ne demek isterdin ona? Ne yapardın? Öfkelisin, bu yapılan hatayı kabul edemiyorsun. Belki elinde olsa biraz hiddetli ve şiddetli bir şekilde bağırıp çağırmak istiyorsun… Peki, bu defa ben sana soruyorum; “dünyanın sonu mu?”

Madalyonun diğer yüzünde sakinliğini koruyabilmek maharet. Hoşgörülü olmak, birçok kereler kendinin de hata yaptığını ve daha da yapacağını bilerek göğüslemek… Gerekli uyarıları yapmak da hoşgörüye dahil. Sen de kendi açından yapılmamış, atlanmış bir işin önemine olan vurguyu yapmalı, kibar bir dille uyarmalısın elbette. Ancak fazlası sana da zarar!

Hatayı yapan kişinin bedeni laboratuvar ortamında incelense, o endişe hali ile hormonlarda birtakım değişimler, artmalar, azalmalar ve buna bağlı bedenin verdiği anlık tepkimeler ortaya çıkacaktır. Diğer kişinin de bedeni incelense, farklı bir tabloyla karşılaşmayız, sakinliğini koruyamıyorsa. Gerek var mı stres hormonlarını devreye sokmaya! Gerek var mı çözümü olan şeyler için bu stres seviyelerine!

Yazıyı okurken farkında olmadan birkaç şey yaptın aslında. Kendini hikayedeki iki kişi yerine koyarak, farklı pencerelerden baktın. Günlük yaşamda empati yeteneğimiz biraz düşük ne de olsa. Çoğunlukla sadece kendi açımıza yoğunlaşır, o açıdan bakarız olaylara. Dolayısıyla, sorular eşliğinde belki bir aydınlanma yaşadın. Her ikisi yerine de düşünebildin. Tek bir tarafta olmak yerine, karşındaki kişinin neler hissedebileceğini gözlemledin.

Tüm bunlardan kendine bir sonuç çıkardın mutlaka! Kendi yaşadıklarınla karşılaştırdın. Belki itiraz ettin yer yer, “benimkisi öyle bir şey değildi ki ama!” diye iç sesini konuştururken, zihnindekilere cevap verdin aslında.

Günlük koşturmacamızda ne çok stres öğesi tetikliyor ruhumuzu, bedenimizi kim bilir! Anlık korkular, endişelenme hali, kaygılı bekleyişler…

Stres karşısında insan bedeni, sinir sistemini uyarır ve hormon salınımı ile cevap verir. Hormonlar ise, bedenimizde birçok dengeyi sağlayan önemli yapı taşlarıdır. Değer mi bu makinanın tüm dengelerini bozmaya!

Sinirlerini de bozma, hormonlarını da! Bedenine ve ruhuna sahip çık! Hadi bir daha sor kendine; “dünyanın sonu mu be!”

 

Hande Kurt

ICF Sertifikalı Yaşam Koçu

[email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir