Sohbet

Parça Önerisi:

https://open.spotify.com/track/47kA4ykK0Rlwjf8oV2HMo7?si=Hoqc9h1PTRyvCylm_qKCJg

Nasılsın bu aralar? Nasıl hissediyorsun? Mevsim geçişlerinde depresyon, kaygı, mutsuzluk artış gösterebilir, her zaman yediğin ve sana dokunmadığına emin olduğun yiyeceklere bedenin bile farklı tepkiler verebilir. Bil ki, bu durum normal olmakla beraber, süreci daha hafif geçirmek adına yapabileceklerin var. 

İlk sorunu sor kendine; nasıl hissediyorsun? Yanıtlarını dinle, bir kelimesini bile atlamadan. Kendi kendinle, kulaklarınınduyacağı kadar çıksın sesin. Gerçekten al kahveni, çayını eline ve bu defa yazmadan, sohbetli bir egzersize otur. “Deli miyim ben kendimle yüksek sesle konuşayım, yok artık!” Var canım, sen dinle beni, pişman olmayacaksın.

Halini, hatrını sordun ve bir yanıt aldın mı? “İyiyim” den daha derin, daha detaylı, daha gerçek. Ağdalı ağdalı anlat, terapiye gelmiş gibi; gerçekten nasıl hissediyorsun? Neler yaşıyorsun şu ara? Sağlığın, moralin, her şey yolunda mı? Var mı kafana taktıkların? Üstelik bunları sadece sen duyacaksın. Buna rağmen geçiştirmek, buna rağmen saklamak istediklerin mi var? Gözlemlesene ruh halini, neyi ne kadar anlatıyor karşındaki? 

Biraz daha derinleşmek için sor; en çok neye ihtiyaç duyuyorsun şu aralar? Yaparsan en mutlu olacağın şey ne? Peki ya, bunu yapmanı engelleyen şeyler neler? Bu sana nasıl hissettiriyor? Sor, korkma! Hepsine tek tek, uzun uzun cevap vermekten çekinme, anlat. Farkındalığını arttıracaksın böylelikle. Kendine dışarıdan bakma şansı yakalarken, içeriden aslında hangi duygulara sahip olduğunu keşfedeceksin. Sen, seni tanıma fırsatı bulacaksın.

Kendinle yaptığın bu sohbete mutlaka sevgini de kat. Öz şefkatini, öz sevgini esirgememek için arada omzuna dokun, sırtını sıvazla ve fısılda “seni çok seviyorum”.

Biliyorum çok farklı geliyor, belki bir o kadar saçma… Böyle gelmesi de normal çünkü alışmamışsın kendini sevmeye. Sanki hep başkalarını sevmeye programlanmış gibi yaşıyorsun. Kendini sevmek ayıp geldi belki de. Aynada göz göze geldiğinde gülümsemek, ihtiyaç duyduğunda sırtını sıvazlamak, bir sebebe gerek duymadan “seni çok seviyorum” diyebilmek ayıp değil olması gerekendir. Sen, seni sevmezsen başkaları ne kadar sevebilir? Sen, sana değer vermezsen, ne denli değerli olduğunu önce kendine anlatmazsan, onlar ne kadar bilecekler? Karşındakilere mi teslim edeceksin değerini? Sen hiç anlatmadın ki! Kendin biliyor muydun sahi!

 

Yazmak kadar kolay değil kendinle sohbet, biliyorum. Bunu zorlaştıran şey, belirli kalıplaşmış inançlar. Konuşmak, senden başka en az bir kişi daha olduğunda yapılırmış gibi, kendine sesini duyuramazmışsın gibi, sırtına dokunup güvende hissettiremezmişsin gibi… Oysa bazı zamanlarda mutlaka kendi kendine konuşmuşsundur bir düşün. Söylenirken, sinirliyken, ağlarken, homurdanırken… Tüm bunlarda yine karşında bir başkası var gibi kabul edip, olumsuz cümleler kurmak normal gelir. Sence, bu sana ne kadar iyi gelir?

 

Oysa ben diyorum ki, otur kendinle sağlıklı, derin ve samimi bir sohbete. Şefkatini esirgeme, sevgini dağıt kendine gönlünce, şımart hatta biraz. Bir kerelik değil, ömürlük olsun bu seçimin… Ara ara, her ihtiyaç duyduğunda ilk kendine koş, önce sarıl sıkı sıkı, sevgini fısılda, sonra derin sohbetine başla…

 

Hande Kurt

ICF Sertifikalı Yaşam Koçu

[email protected]

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir