Sakin

Parça Önerisi:

https://open.spotify.com/track/2zM7Ato6xDOi8ten4qn7Cm?si=tlhJ_lkxRIWoWnV1x2JI8g

 

“O kadar istiyordu ki yan yana gelmeyi, dokunup konuşabilmeyi, sohbet etmeyi, onu dinlemeyi…

Bu isteğine karşı çıkan kurallar koyuyor, sanki kendi kendini sabote ediyordu. Adeta iki kişi barındırıyordu bir bedende. Birkaç nedeni olabilirdi elbette bu tavrının; ya korkuyor, çekiniyor, kendine güvenmiyordu ya da başkalarının yerine baştan kendine yasaklar koyuyordu. Doğru ya; eller ve de alemler ne derdi sahi! Varsa gerçekten o diyenler, sahiden çok alemlerdi!

Sıkışıp kalmak böyle bir şey olsa gerek. Hareket alanını kısıtlamak; ağzından çıkanla yüreğinden akanların çakıştığı, kendi içinde çatışmalar yaşadığın, “bitse de kurtulsam” dedirten ziyan olan duyguların karması.

Neden diye bir an için bile düşünmeden, robot gibi “doğru” bildiğinin peşinden hızla koşuyordu. Çözüm olarak en iyi bildiği şeyin adımlarını planlıyordu günbegün. Karşısındakini nasıl üzebilirdi! Çünkü üzmeyi başarırsa yüksek ihtimalle iletişimkesilirdi. İletişimi kesebilirse yanında olmayı çok istediği haldekendine bununla ilgili sınırlar koyup arafta kalmalarının önüne geçebilirdi. Çaresizlik, insanı hiç istemediği sonlara hazırlıyor, hazırlıyor da; gerçekten çaresiz miydi ki?

Değildi elbette ama önce kendine kurduğu barikatlar olduğunu kabul etmesi, görmesi, üstesinden gelmeyi istemesi gerekirdi…”

 

Buldun mu kendinle bir parça benzerlik?

Sen nelerden kısıtlıyorsun kendini?

Sıkışıp kalıyorsun sanki. Kim ne der, onaylarlar mı, yanlış bir şey mi yapıyorsun?

Senin hayatına başkaları mı karar veriyor?

Ne giyeceğinden tut, ne yaşayacağına kadar…

Sırf eleştirilmemek için kaç kere vazgeçtin yapmak istediklerinden?

Kim için?

Ne için?

Sonunda kazanan oldun mu?

Ne kazandın?

Ne kaybettin?

Tüm bu sorulara cevap verirken kandırmıyorsun kendini umarım. Kandırma ki, çözümü bulmak bir ömre sığsın. Çözümsüz ve çaresiz olmadığını bil yeter!

Başkaları için yaşamayı bırak. Onlar da senin için yaşamasınlar, herkes kendisi için yaşasın bu hayatı.

Neden bu kabul görme telaşı? Neden onaylanma arzusu? Arada bir bunları düşünmek iyi gelir zihnine de, ruhuna da. Öyle hemen bugün, birden, şimdi, aniden değişimi bekleme. Değişim, uzun soluklu, sancılı ama bir o kadar keyifli olur. Acelesiz, telaşsız…

Özgürlük, istediğini istediğin zaman yapmak gibi algılansa da çok başka bir yerde konumlanır aslında. Özgürlük; ruhunu, zihnini ve duygularını dikkate alarak sağ duyunla, çevreye de saygıyla arzu ettiklerini yapabilme kabiliyetidir.

Özgürlüğünün ve sahip olduklarının tadını çıkar.

Koşma, yavaşla!

Sinirlenme, telaş etme, sakin ol!

Yavaş ve sakin kalmayı dene!

Başkalarını düşündüğün ve hesap ederek yaşadığın sürece ne özgürlüğün kalır elinde, ne de mutluluğun…

Unutma maskeyi önce kendine!

 

Hande Kurt

ICF Sertifikalı Yaşam Koçu

[email protected]

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir